orhan...

Ben bu gün size,
benim için çok özel olan birini anlatmak istiyorum…
Ne yazık ki biz onu kaybettik…
Hem de çok genç denebilecek bir yaşta…
Ama hayatımın önemli bir döneminde benim can simidim olmuştur her konuda…

Bazı insanlar vardır ya ?
Hani ismini duyduğunuzda burnunuzun direği sızlar… ?
Yüreğiniz yanar ?
Öyle böyle değil çok da özlersiniz ?
Hatta ‘’çabalasaydım bazı şeylerin önüne geçebilir miydim?’’ diye kendinizi yer bitirirsiniz…
İşte…
Orhan o benim hayatımda…
Büyük aile fertleri ölümü ve bir arkadaşımın genç yaşta şehit olan kardeşinden sonra,
unutamadığım yaşadığım ilk büyük acı…

Henüz çok gencim.
Ve İş bankası gibi köklü ve disiplinli bir kurumda çalışmaya başlıyorum…
Üç ay stajyerlik sonrası atandığım şubenin kapısından içeriye giriyorum ürkek adımlarla…
Bu şube başladığım şubeye göre çok küçük ve çok yoğun…
Erkenden gitmişim sabah, tipik memur diyemeyeceğim zira çok yeni memurum…
Sadece ve sadece heyecandan olabilir,
bir an önce gidip yerime yerleşmek istiyorum…
Servis ayrımı olan büyük bir şubeden, her memurun her işi yaptığı çarşı içinde küçücük bir şubeye gidiyorum…
Durum kısaca fecaat benim için…
Ama farkında değilim…

Şubeye giriyorum, daha sonra ikinci müdür olduğunu öğrendiğim bir bey bana buyurun diyor…
Mesai henüz başlamamış, beni memura benzetemiyor…
Yeni atanan memur olduğumu söylediğimde ise şaşırıyor, zira çok gencim ve ufak tefeğim…
Masasına buyur ediyor, birkaç cümle sohbetten sonra kapıdan günaydın diyerek içeriye genç bir delikanlı giriyor …
İkinci müdürün bizi tanıştırmasıyla,
geldiğim büyük şubeyi de öğrenen Orhan’ cım,
benim farkına varamadığım fecaat durumu hemen kavrıyor…
Ve o günden sonra da,
bir kardeş gibi benim üzerimdeki kanatlarını hiç ama hiç çekmiyor…
O hengame içinde bana hiç oflayıp poflamadan sabırla iş öğretmiştir nur içinde yatsın…
O şubede çalışan her arkadaşım çok özel…
Ama o yoğun tempo içinde benim için şartları kolaylaştırıp,
sıkılmadan çalışmamı sağlayan kişidir Orhan…
İleriki yıllarda Orhan olmasaydı o zamanlarda,
bu mesleği o şube nedeniyle bırakabileceğimi düşünmüşümdür hep…

Bir insan düşünün…
Kimse hakkında kötü konuşmayan…
Konuşanları susturan…
Kimseyi eleştirmeyen…
Her insanın yardımına koşan…
Kimseyle tartışmayan…
Kimseyi kırmayan…
Her insana saygılı…
Çok akıllı ve işinde çok başarılı…
Fazlaca da iyi niyetli…

Daha sonraki yıllarda yine aynı şubeden çok sevdiğim bir arkadaşımla hayatlarını birleştirdiklerinde,
dünyalar benim olmuştu…
Nihal’i  istemeye gidecekleri gün tüm şube heyecandan yerimizde duramamıştık…
Böylesine sevdiğimiz iki kişi hayatlarını birlikte geçirmeye karar vermişti…

Orhan’ı,
belki de vefatına neden olan,
elindeki sigarasıyla hatırlıyorum hep…
Bir de dalgın haliyle…
Bize yaptıkları bir ziyarette yemek esnasında sigarasını ceviz yemek masama düşürmüş,
fark etmediği için de masamda derin bir yanık izi bırakmıştı…
Zerre üzülmemiştim…
O da çok üzerinde durmamıştı…
Çünkü insandı önemli olan…
Orhan’ımızı kaybettikten sonra ise,
o masa üzerine hiç örtü örtmedim ben…
O izi hep görmek istedim…
Her gördüğümde de,
sanki masada oturuyor hissettim onu…
Onun ismimdeki  ‘’u’’ harfini uzatıp,
 ‘’h’’ harfini atlayarak bana seslenişi hala kulaklarımda çınlar…
Nuran…!

Seneler sonra masayı değiştirme zamanı geldiğinde ise,
durum benim için oldukça zordu…

Ben Orhan’a ,
işte anca o zaman veda edebilmiştim…
Işıklarda uyu güzel insan…


Ayşe Nurhan Karahan

Popüler Yayınlar