CARPE DİEM...!
Kendimle ilgili
arıza bir durum keşfettim…
Daha
doğrusu,
değişik
çevreler tarafından daha
önce dikte edilen durumun,
varlığını
kabul ettim diyelim…
Arıza
diyorum çünkü,
bu duygu tam
bulutların üzerindeyken, beni al aşağı ediyor…
Gerçekten
merak ediyorum, insanların genelinin hissettiği bir şey midir?
Yok değilse,
gerçekten bu konuda bir yardım almayı düşüneceğim…
Düşüncelerinizi paylaşmanızı rica ediyorum sizlerden…
Konu şudur kısaca...
Ben, İlerisini
düşünmekten, bir türlü bu zamana başlayamadığımı fark etmiş bulunuyorum…
Bu gerçekten
öyle arıza bir duygu ki, her türlü ilişkinize yansıyor…
Öyle ki sizi esir alıyor…
Beyninizin
içine yerleşiyor…
Başlıyorsunuz
sorulara…
‘’Peki öyle
olursa böyle mi…?’’
‘’Eee o
zaman şöyle mi olucak…?’’
‘’Ama o
zaman…? ‘’
‘’Peki…
Şimdi..?’’
Yahu !!
Bir dur !
Bir dur !
Bir tek dur
sevgili beynim !
Bir rahat
ver !
Bir o zaman
gelsin sana hele !
Bak tadından
yenmeyeceksin o zaman…!
nasıl olup, kabul
ettiğime gelince demek daha doğru bir cümle olacak gibi görünüyor burda…
Aslında ben
yaklaşık iki buçuk senedir yazıyorum…
Çok sevdiğim
ağabeyimi kaybetmemize neden olan,
O melun
hastalık,
ailemizin
yakasına yapıştığı zaman,
böyle bir
ihtiyaç içine giriverdim birden…
Sizlere
ulaşma isteğime gelince…
Nerede ise
altı aydır da o devam ediyor…
Bu istekle
birlikte daha sık yazmaya başladığımı söyleyebilirim…
Gördüm ki;
yazılarıma öncelikle
başlık koyarak başlıyorum ben…
Bir de bir son var beynimde yazımı bitirmek istediğim...
Bir de bir son var beynimde yazımı bitirmek istediğim...
Halbuki
bilgisayarın başına oturup yazmaya başladığınızda,
bir duygu
fırtınası yaşıyorsunuz…
O an
içinizden ne geliyorsa onlar dökülüveriyor
satırlara…
Başladığınız
duygu ile çeliştiğiniz bile oluyor sona
geldiğinizde…
Çünkü bir iç
sesiniz var sizinle konuşan…
O anı
yaşıyorsunuz…
Carpe Diem
durumları yani…
Yine bir
sözlük ziyareti yapalım…
Carpe Diem ;
gününü gün et,
zamanın tadını çıkar,
günü yakala,
anı yaşa veya günü yaşa gibi anlamlardaki özdeyiş…
Bu özdeyiş
hazcı felsefenin bir savunusu gibi gözükse de ,
aslında
gelecek hakkında endişelenmek yerine,
yaşanılan anın değerini vurgulamak için
yapılan bir uyarı...
Öyle böyle
değil,
bir hayli
arıza durumundayım gördüğünüz gibi…
Her türlü
şeyin geleceğini, sonunu bilme isteğim,
Bulutların
üzerinden yere çakılmama neden oluyor…
Bir dostum
bana,
‘’hayat o
kadar da ciddiye alınacak bir şey değil aslında’’
dediğinde, aklımdan geçen düşünceleri duysanız gülmekten
bu defa siz yerlere çakılırdınız…
İçimden, ‘’
sanırım dünyalı değil ‘’ diye geçirdiğimi hatırlıyorum…
Bir süre
sonra,
evet…
Ben o
noktaya geldiğimi itiraf etmeliyim…
Siz kalemi almış, başı sonu hesaplarken, bir bakıyorsunuz ki ,
ne kalem kalıyor ne de defter...
Hayat pamuk ipliği...
Bir an da hayata veda bile edebiliyorken neyin planlamasını yapmaktayız ki bizler?
Geçmiş masal...Gelecek hikaye...Bugün ise daima gerçek...
O halde en sevdiğim gün bu gün olmalı...
Kurbağaya dönüşen prens ve öpülünce uyanan prensesler yok ki artık...
Siz kalemi almış, başı sonu hesaplarken, bir bakıyorsunuz ki ,
ne kalem kalıyor ne de defter...
Hayat pamuk ipliği...
Bir an da hayata veda bile edebiliyorken neyin planlamasını yapmaktayız ki bizler?
Geçmiş masal...Gelecek hikaye...Bugün ise daima gerçek...
O halde en sevdiğim gün bu gün olmalı...
Kurbağaya dönüşen prens ve öpülünce uyanan prensesler yok ki artık...
Çok doğru...
Hayat o kadar da ciddiye alınacak bir şey değildi aslında…
Hayat o kadar da ciddiye alınacak bir şey değildi aslında…
Hadi o zaman...
Şimdi,
Şimdi,
ilerisini
düşünmeden ,
başlamak sırası…
Şimdi ,
Önce yazmak,
sonra,
başlık atmak sırası…
Şimdi ,
Carpe Diem zamanı…
Sanırım işte şimdi de,
başlık atmanın tam zamanı !
başlık atmanın tam zamanı !
Başlık... CARPE DİEM
!!
Ayşe Nurhan
Karahan